Klinik Psikolog
Bizler birey olarak eşsiz varlıklarız! Fakat bizim “eşsiz” oluşumuzu belirleyen şey acaba nedir? Bu soru, filozofların, bilim adamlarının ve sanatçıların zihnini yüzyıllar boyunca meşgul edegelmiş; insanların duygu, düşünce ve davranışta gösterdiği farklılıkların temeli merak konusu olmuştur. Her çağda ve her coğrafyada bu soruya makul, ikna edici cevaplar aranmıştır. Ortaya atılan cevapların çoğunda ise bu farklılıklar fizyolojiyle ilişkilendirilmiştir: Antik dönemlerde vücut sıvılarıyla modern zamanda ise genlerle… Bir insanın kişiliği oluşurken hem doğuştan getirdikleri hem de sosyal çevre olarak bizim ona kattıklarımız konuşulur. O nedenle sosyal çevre olarak kendimizi yenilerken bir yandan da çocuğun mizaç yapısını doğru bir şekilde anlamak ve ona uygun tutum ve davranışları sergilemek en doğrusu olacaktır. Doğuştan getirdiğimiz kişilik özelliklerimizdir mizaç. Fıtrat tüm insanlığa ait özellik iken mizaç kişiye özeldir. Örneğin insanlar düşünebilir bu fıtrattır ama her insan aynı durumdan aynı şekilde etkilenmez bu mizaçtır. Bir olaydan kimi daha çok korkar kimi hiç korkmaz üstüne gider. Bu nedenle mizaç farklılıklarımızdır ve farklılıklarımızın farkına varmak gerekir. Bunları etkileyen faktörler mizaç, genetik faktörler, ailesel yaşantılar, öğretiler ve geçmiş deneyimlerdir. Bunlar tamamiyle kişiye özel olduğundan herhangi iki bireyin aynılığından söz edilemez. Nietzsche, bireyin sürüden ayrı ve bağımsız hareket etmesini olası bir aşama olarak değerlendirmektedir. Fakat toplumun sürü karakterinden ayrı davranışlarda bulunmasını mümkün görmemektedir. Nietzsche insanın yaşam enerjisine inanan ve felsefesini insan üzerinden temellendiren bir yaşam filozofudur. Bu sebeple şu sözü mizaç bakımından insanlara uyarlamak hiç de yanlış olmasa gerek; “Bu dahil bütün genellemeler yanlıştır.” Kaynak: Nietzsche felsefesinde insan ve ahlak sorunu - Mehmet Bayır, Nosyon: Uluslararası Toplum ve Kültür Çalışmaları Dergisi Kerim Baydar
